Kayıtlar

Atatürk’ün Trabzon’daki Köşkü

Atatürk’ün Trabzon’daki Köşkü İncelemeye konu edinilen ilk ev “Atatürk Köşk”ü olarak bilinen ve Trabzon Vilayeti İdare-i Hususiyesi tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya hediye edilen köşktür. Cephe ve mekân kurgusu Avrupa mimarisi özelliklerini taşıyan bu köşk 1890 yılında Konstantin Kabayanidis tarafından yaptırılmıştı. Köşk, yığma yapım tekniği ile taş, tuğla ve ahşap yapı malzemeleri kullanılarak inşa edilmişti. 128 Trabzon Vilayeti İdare-i Hususiyesinin malı olan bu köşk, Vilayet Daimi Encümeninin 18 Mayıs 1931 tarih ve 361 numaralı kararı gere- ğince Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya mülk olarak verilmiştir. Buna ilişkin resmi işlemler 16 Haziran 1931 tarihinde yapılmış ve Gazi Mustafa Kemal Paşa adına tapuya kaydedilmiştir. 129 Atatürk, 10 Haziran 1937 tarihinde başladığı Trabzon seyahati süresince bu köşkte kalmış, köşkte yaşanılan gelişmeler de yukarıda açıklanmıştı. Atatürk bu köşkte bulunduğu sırada, çiftliklerini Hazineye bağışladığını İsmet İnönü’ye gönderdiği yazıyla

Atatürk’ün Samsun’daki Evi

Atatürk’ün Samsun’daki Evi İncelemeye konu edinilen ikinci ev Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığında kaldığı evdir. Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da 9’uncu Ordu Müfettişi olarak Samsun’a çıktığında Mıntıka Palas’ta misafir kalmıştı. İki katlı bu taş bina 1902 yılında otel olarak inşa edilmişti. O günlerde kapalı olan otel, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a geleceği duyulunca, Mutasarrıf tarafından açtırılmış, askeri hastaneden getirilen eşyalar otele yerleştirilmişti. Mustafa Kemal Paşa bir hafta süreyle bu binada kalmıştı. 132   Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Anadolu’ya çıktığında kaldığı ilk yer olması bakımından, bu evin Mustafa Kemal Paşa’nın hayatında önemli bir yer tuttuğunu söylemek mümkündür. Mıntıka Palas’ın Mustafa Kemal Paşa’ya hediye ediliş şekli ve tarihiyle ilgili olarak iki farklı bilgi bulunmaktadır. Mehmet Önder’in “Atatürk Evleri Atatürk Müzeleri” isimli kitabında, Mustafa Kemal Paşa’nın 20 Eylül 1924’deki Samsun’a ikinci gelişinde, Mıntıka Palas

Atatürk’ün Erzurum’daki Evi

Atatürk’ün Erzurum’daki Evi İncelemeye konu edinilen son ev, Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadele sırasında Erzurum’da iken bir dönem kaldığı evdir. 1890 yılında eski Erzurum evleri tipinde bir konak olarak yapılan bu ev, 139 Erzurum’a özgü taş yapıdaydı ve zengin bir Ermeni’ye aitti. 1915 tehciri ile terk edilmiş mallardan sayılan ev, Maliye tarafından Almanya’nın Erzurum Konsolosluğuna kiraya verilmişti. Ev, Erzurum’un işgali sonrasında Ruslar tarafından Ermeni çete başlarına tahsis edilmişti. 140 12 Mart 1918’deki Erzurum’un kurtuluşu sonrasında ise Erzurum valisine ikametgâh olarak verilmişti. 141   3 Temmuz 1919 tarihinde Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Paşa, 9 Temmuz 1919’da askerlikten istifa ettikten sonra, 29 Ağustos 1919’da Sivas’a gidinceye kadar toplam 52 gün, Rauf Bey (Orbay) ve arkadaşlarıyla birlikte bu evde kalmıştı. 142 Askerlikten istifası sonrasında ve Erzurum Kongresi süresince Mustafa Kemal Paşa’nın kaldığı bu evin, onun hayatında önemli bir yer tu

MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN GİRİŞİMİ İLE TÜRKİYE İŞ BANKASININ VE ÇİFTLİKLERİN KURULMASI

Uzun yıllar Mustafa Kemal Paşa’nın yanında görev yapan ve son olarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüten Hasan Rıza Bey (Soyak), açtığı çetin mücadeleye yardım maksadıyla Hindistan’dan Mustafa Kemal Paşa’nın şahsına gönderilen ve daha sonra Türkiye İş Bankasının ve çiftliklerin kurulmasında kullanılan para yardımı hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Buna göre, 500.000-600.000 lira civarındaki paranın 500.000 lirası Büyük Taarruz öncesinde, Maliyenin karşılayamadığı bazı hususi masraflar için Batı Cephesi Komutanlığı emrine verilmişti. Zaferden sonra bu paranın 380.000 lira civarındaki miktarı, İcra Vekilleri Heyetinin kararıyla Mustafa Kemal Paşa’ya iade edilmiştir. 1 Hasan Rıza Bey, Hindistan’dan paranın tamamının Mustafa Kemal Paşa’ya gönderildiğini söylemektedir. Cumhurbaşkanlığı Arşivine dayanılarak yapılan ve aşağıda ele alınan çalışmada ise, paranın bir kısmının Mustafa Kemal Paşa’ya gönderildiği bilgisi verilmektedir.  30 Ocak 1920 tarihli bilgiye

İSMET İNÖNÜ, ALMAN TELEVİZYONU’NUN ATATÜRK’E VE TÜRK DEVRİMİ’NE İLİŞKİN SORULARINI CEVAPLIYOR

(BASINIMIZDA BİLİNMEYEN BİR SÖYLEŞİ) Prof. Dr. Utkan KOCATÜRK Değerli bilim adamları, değerli konuklar! Sunacağım bildiri “İsmet İnönü, Alman Televizyonu’nun Atatürk’e ve Türk Devrimi’ne ilişkin Soruları Cevaplıyor (Basınımızda Bilinmeyen Bir Söyleşi)” başlığını taşıyor. İstiklâl Savaşı’nın Batı Cephesi Komutanı, Lozan Baş delegesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı ve Atatürk’ten sonra ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmaları, gerekse Meclis dışındaki söylev, demeç, maka le ve söyleşileri son yıllarda dizi yayınlar halinde kitaplaşmış bulunmaktadır. Ben bu bildiride, söz konusu yayınlarda bulunmayan İsmet İnönü’ye ait uzun ve önemli bir söyleşiden sizlere bazı bölümler aktaracağım. Bu söyleşi, 1963 yılı Eylül’ünde Alman televizyonu’nda yayınlanmıştır. Televizyon sunucusunun Almanca olarak sorduğu soruları İsmet İnönü, Türkçe cevaplamış, bu cevaplar o sırada Almanya’da bulanan Prof. Dr. Ahmet Mumcu tarafından Almanca’ya çevrilmişt

CUMHURBAŞKANI SAYIN AHMET NECDET SEZER’İN AÇIŞ KONUŞMASI

Sayın Konuklar, Değerli Katılımcılar, Doğumunun 125. Yılında Mustafa Kemal Atatürk Uluslararası Sempozyumu’nda sizlerle birlikte olmaktan duyduğum mutluluğu öncelikle belirtmek istiyorum. Atatürk’ün ve düşünce sisteminin tüm yönleriyle değerlendirileceği bu anlamlı etkinliğin düzenlenmesinde katkısı olanları ve Sempozyum’a bildirileriyle katılanları kutluyorum. Sempozyum nedeniyle ülkemizde bulunan konuklarımıza hoşgeldiniz diyorum. Mustafa Kemal Atatürk Uluslararası Sempozyumu, Yüce Önder’in doğumunun 125. yılı etkinliklerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Kutlama etkinlikleri belirli bir program çerçevesinde, tüm kurum ve kuruluşlarımızın katkısı ve yurttaşlarımızın katılımı ile coşku içinde, büyük bir özenle sürdürülecektir. Türk Ulusu, her geçen gün değerini daha çok anladığı Yüce Atası’nın doğumunun 125. yılını O’nun büyüklüğüne yaraşır etkinliklerle kutlamakta, Ölümsüz Önderi’ne gönülden bağlılığını hiç eksilmeyen bir sevgi ve saygıyla, büyük bir içtenlikle göst

Okuma Merakı; Okurken Yeniden Yaratılış

Kitap yaratılır; yaratılan kitap, yaratılmadan önce yazarını yeniden yaratır. O nedenle zaten her kitap bir dünyadır ve her kitapta o kitabı yazan yeni bir dünyayı yaşar. Yazar, yapıtını yazmadan önce sürekli okur, araştırır; beyin ve duygu gücünü en son aşamasına kadar zorlar ve en sonunda bilgi, deneyim ve akıl gücünün olgunlaşmış meyvelerini yapıtındaki satırlara döker. Mustafa Kemal Atatürk de sürekli okuyan bir insandı 3 . Daha erken yaşlardan bu yana okumaya ve araştırmaya son derece meraklıydı. Okuduğunu yaşıtlarıyla tartışmaktan son derece hoşlanırdı. İlgi alanları sürekli gelişti, genişledi ve değişti. Tarih ona deneyimlerini aktarıyor, geçmişle günü arasında neden-sonuç ilişkisini gözlerinin önüne koyuyor, geleceğe ilişkin kestirimlerde bulunmasına olanak sağlıyordu. Edebiyat ve felsefe sorgulatıyor ve duygu dünyasını, dünyaya bakışını genişletiyordu. İktisat, siyaset bilimi ve sosyoloji yaşadığı dünyayı anlamasını sağlıyordu. O yalnızca öğrenmiyor, bu kitapların ortaya koy