Atatürk'ün diktatörlüğü meselesi

Gerçeği açıkça söylemek gerekirse diyebiliriz ki, Atatürk saltanatçılara, hilafetçilere, şeriatçılara karşı sert ve amansız davrandı. Atatürk'ün zaman zaman sert hareket ve kararları olmuşsa bunun tek sebebi, bundan sonra memlekette diktatörlüğün, keyfi idarenin bir daha hortlamaması, tamamıyla tarihe gömülmesi kararıdır. Çünkü o, ilköğretim merhalesinden geçmemiş bir topluma dayanan demokrasinin her zaman için teokrasiye ve monarşiye kayarak soysuzlaşabileceğini gayet iyi biliyordu.
 
1908'de olumlu amaçlara yöneltilemeyen başıboş hürriyet, her türlü serbestliği yok etmek isteyen bir canavar doğurdu: 31 Mart.
 
Verilen serbestlik, devrimleri, her türlü medeni ve ileri atılımları yıkıcı bir hal almışsa onu dizginlememek, geri kuvvetlerin kıpırdanışına ve gelişmesine göz yummak olur.
 
İşte Atatürk'ün geri kuvvetlere karşı sert ve amansız davranması, binlerce şehit bahasına elde edilen parlak sonucu kaybetmemek kaygısından doğmuştur.
 
Olağanüstü zamanlarda verilen olağanüstü kararlar bazen normal zamanların mantığına uymayabilir. Çünkü normal zamanların mantığı ve hareket tarzı ile olağanüstü olayları yürütmek çoğu zaman mümkün olamaz. Alınmış olan sert kararlar, ancak olumlu ve ileri atılımların gerçekleşmesi için kullanılmışsa hoş karşılanabilir. Atatürk'ün de en büyük amacı, teokratik ve monarşik bir hükümet yerine laik ve demokrat bir hükümet kurmaktı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATATÜRK'ÜN AMERİKALI KADIN GAZETECİ GLADİS BAKER'E VERDİĞİ MÜLÂKAT

Atatürk’ün Samsun’daki Evi

MADAM CORİNNE'E MEKTUBU