"EĞİLMEM"

"EĞİLMEM"
Umumiyetle ağır başlı tanınıyordu. Ancak, alay ve latifeyi de severdi. Çocuk idi, ama çocuk oyunlarına karışmazdı. Üzeyir Bey konakları diye anılan evimizin selamlık tarafı bahçesinde o zamanın spor oyunlarından Selanik'te "Mançık ile bir kavas" denilen sırttan atlamaca oynuyorduk. Bu oyunun icabı olarak kura çekilir, bir çocuk ellerini diz kapaklarına koyarak rüku'a varır, diğer çocuklar sıra ile ellerini eğilen çocuğun sırtına vurarak atlarlar ve bir iki metre ileride birinci çocuğun vaziyetini alır, bu suretle uzun sıra atlaması sporu yaparlardı.
Bunu takiben rüku'daki çocuklar tedricen yükselerek yalnız başlan vücutlarına kaim olarak dururlar, birbiri tizerinden atlarlardı. Buna da yüksek atlama oyunu adı verilmişti. Bu yüksek atlamada  düşenler çoktu. Mustafa Kemal, mutadı veçhile oyuna girmezdi; yalnız düşen kalkanlarla eğlenir, alay eder, gülerdi. Nasılsa bizim kafamız kızmış olacak ki, söz birliği ederek Mustafa Kemal'i karga tulumba etmeye teşebbüs ettik. Nihayet oyuna ginneye razı oldu ve sonuncu olarak sıra ile eğilmiş bulunan çocukların üstünden atladı. Sona gelince dimdik ayakta durdu. Ne yaptıysak, "Eğilmem." dedi ve eğilmedi!
Artık hakkıyla kızmıştık, "Bu oyun bozanı aforoz edip aramızdan çıkaralım." diye fiskos ettik. Fakat ittifak edemedik, kendimize bir baş seçemedik.
Asaf İLBAY
6"Atatürk'ün Hususi Hayatı", Tan Gazetesi Yıl:1, Sayı:l74, 10 Haziran 1949, s.2

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MADAM CORİNNE'E MEKTUBU

ATATÜRK'ÜN AMERİKALI KADIN GAZETECİ GLADİS BAKER'E VERDİĞİ MÜLÂKAT

Atatürk’ün Samsun’daki Evi