EŞİTLİGİ GERÇEKLEŞTİRMEYE YÖNELİK ATILIMLAR

Her devrimin aşılması en güç sorunu eşitlik konusudur. Saltanat, hilafet, tekke, zaviye, türbe, geleneksel dinsel otorite odakları, sanlar kaldırılıp yasaklanabilir; kişiye yasalarla haklar sağlanabilir; yasa önünde herkesin eşit olduğu belirlenebilir. Fakat tüm bu çağdaş uygulamalara karşın eğer bir toplumeda kişi ekonomik yönden bağımsızlaştırılıp, mutlu özgür yurttaş düzeyine ulaştırılamazsa, haklar ekonomik içerikle güçlendirilemezse o sistemde birlik sorunu da, otorite sorunu da bütünüyle aşılmış olmaz. Her geleneksel toplumdaki toplumsal, dinsel otorite odaklan kadar ve belki de onlardan da çok etkinliği olan ekonomik otorite odakları vardır. Bunlar kişileri, yurttaşları yoksulluğu nedeniyle kendisim ve çevresine bağımlı kılar.
Çağdaş toplumda devletin zenginliği kadar, kişinin zenginliği, mutluluğu da önemlidir. Geleneksellikten çağdaşlaşmaya yönelen ülke ise yoksul ülkedir. Ekonomik büyümeyi, kalkınmayı, hızla sağlayacak olanaklardan yoksundur. Bunun için de bütün çağdaşlaşma çabasındaki toplumların en büyük sorunu kalkınmak; ekonomik büyümeden sağladığı geliri vergi düzenlemeleri, ücret, fiyat siyasalarıyla adaletli ölçülerle kişiler arasında paylaştırarak eşitli ği sağlamaktır. Sorunların en gücü bu olduğu içindir ki hemen çoğu geri kalmışlıktan kurtulma çabalarında eşitlik sorunu siyasal sorunlardan sonraya kalır. Bunu sağlamak, bu sorunu aşrr.ak uzun süreli, etkin bir çabayı gerekli kılar.
Atatürk devriminin toplum ve devlet yaşamına uygulanmasında bu sorun birlik ve otorite aşamalarından sonra ele alınmıştır. Gerçi l 924 Anayasası, öbür çağdaş yasalar, ölçülerde değişiklik, geleneksel sanların, tekke zaviye ve türbelerin kaldırılışı, kadın haklarıyla ilgili yasa aynı zamanda eşitlik sorunuyla da ilgili konulardır. Fakat bunların hemen tümü kişinin ekonomik yaşamına katkı sağlayacak uygulamalar degildir.
Devrimin ekonomik içerikli atılımlarının ilki, imparatorluk döneminden kalan ve yoksul köylüyü ezen aşa .1n kaldırılmasıdır. Bunu izleyen yıllarda özellikle ulusal eğitimdeki parasız öğrenim, yabancı iyeliğindeki demiryollannın, liman ve eklerinin, maden işletmelerinin, elektrik, su, tramvay şirketlerinin, tütün işletmesinin satın alınması, kabotaj hakkına sahip çıkmak, sanayii özendiren, yasanın kabulü, ulus okullarının, köy okullarının yaygınlaştırılması, çalışma yaşamını düzenleyen 1 936 tarihli " İş Kanunu"nun çıkarılması, imparatorluk toplumunun yaygın hastalığı sıtma, frengi gibi hastalıklarla savaşım, sağlık kuruluşlarının ülkeye yayılması, tarım satış ve kredi kooperatifleri örgütünün kurularak çitfçiye kredi olanaklarının sağlanması, karayolu, köprü yapımları, sulama, tarımda verimi arttırıcı araç ve gereçleri edindirme ve geliştirme gibi çalışmalar ekonomik içerikli ve yoksul halka dönük uygulamalardır.
Fakat bu konuda en büyük ve güçlü atılım 1 929 dünya ekonomik bunalımından sonra 1 933 'te uygulamasına başlanan ve 1938'e kadar süren ilk beş yıllık sanayi planıdır. Bu uygulama devrimin devletçilik ilkesinin somut ve başarılı ilk büyük örneğidir. Bu uygulama Atatürk devrim modelinin güdümlü ekonomi siyasasının özelliklerini taşır.
Kuşkusuz eşitlik sorununun temel konusu olan ekonomik büyüme bir yatırım, bir anamal konusudur. Fakat bununla birlikte kalkınmanın yeterli, bilgili, deneyimli bir teknik kadroya ve çağdaş teknolojiye de gereksinimi vardır. Geri kalmış toplumlar gelirden, tutum olanağından yoksun olduğu kadar teknik kadrodan ve çağdaş teknolojiden de yoksundur.
Cumhuriyet Türkiyesinin başlangıç yıllarındaki teknik kadro ve teknoloji yetersizliği kalkınma çabalarının geciktirilmesinin nedenleri arasındadır.
Devrimin önderi Atatürk'ün yaşamı boyunca sürekli üzerinde durduğu ve fakat uygulamaya koyma olanağı bulamadığı, günümüzde bile Çözülemeyen konu toprak reformudur.
Ulusal çağdaşlaşma eylemi bu sorunların dışında Atatürk döneminde dört önemli sorunla karşılaşmıştır. Bunlardan ilki 1 934 'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 'nın kurulmaşı, kuruluşunu izleyen gelişmelerde bu açılmanın bir karşı devrim eylemine dönüşmesi nedeniyle partinin kapatılarak, özgürlükleri kısıtlayıcı, sınırlayıcı yasanın (Takriri Sükun Kanunu) çıkarılması, ikincisi Doğu'da ulusal birliği parçalamaya yönelik budunsal ve dış destekli Şeyh Sait ayaklanmasıdır.
Ayaklanma bastırılış; fakat devrim 1930'da üçüncü bir sorunla karşılaşmış; yeni bir açılmayla Serbest Cumhuriyetçi Parti kurulmuş, karşı devrim özlemlilerinin ortaya çıkmasına olanak sağlaması sonucu kurucularınca kapatılmış, bu açılma da dördüncü sorunu, Menemen olayını yaratmıştır. Bu olay da bastırılmış, fakat bu örnekler çok partili yaşama geçişin yeniden ertelenmesine yol açmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MADAM CORİNNE'E MEKTUBU

ATATÜRK'ÜN AMERİKALI KADIN GAZETECİ GLADİS BAKER'E VERDİĞİ MÜLÂKAT

Atatürk’ün Samsun’daki Evi